ERGENLER İÇİN BAŞARININ YOLU: UYUM SAĞLAMA YETENEĞİ
Gençlere aktarmaya çalıştığımız en önemli yaşam becerilerden biri de esneklik. Hayatın ve koşulların bu kadar hızlı değiştiği bir çağda hayatta kalmak ve hayatı sürdürebilmek “uyum sağlama” becerisi her insan için olduğu kadar gençler için de önemli bir beceridir.
Araştırmalar da bulunduğu koşula uyum sağlama esnekliğini gösterebilen kişilerin daha mutlu, daha başarılı bireyler olduğunu gösteriyor.
Yani yıllar önce Darwin’in Doğal Seleksiyon Yasası’nda söylediği “en iyi uyum sağlayabilen, yaşar” prensibi, geçerliliğini koruyor. Ünlü futurist Alvin Toffler ise şöyle diyor: “21.Yüzyıl cahilleri, okuma yazma bilmeyenler değil, yanlış öğrendiklerini unutamayan, yeniden öğrenmeye, değişime ve dönüşüme açık olmayanlar olacaktır.” Kısacası bu çağda var olabilmek için gereken beceri eski bildiklerini unutmak, yeniye uyum sağlamak!
İşte bu noktada, koçluk çalışmalarımda da temel aldığım Carol Dweck’in “Gelişen/ Büyüyen Zihin” anlayışının önemi bir kez daha karşımıza çıkıyor. Şu yazımda da bahsetmiştim, hatırlamakta fayda olabilir: Büyüyen/Gelişen zihin yapısında olmak yeni fikirlere açık olmak, başka açıdan da bakabilmek, bir problemin çözümü için birkaç farklı yöntemi bulabilmek, hata yapmaktan korkmamak, öğrenmeye yaratmaya, yeniliklere açık olmak demek. Yani uyum sağlama ve esneklik becerilerine sahip olmak demek.
Aslında esneklik becerisi de organizasyon, önceliklendirme, analiz etme gibi yönetici işlevlerimizden biri. Ne demektir, ne işe yarar, çocuklara nasıl kazandırılır daha önce yazmıştım.
Şimdi ise ergenlik dönemindeki gençlerin kendi potansiyellerinden maksimum faydalanabilmesi, henüz gelişme aşamasındaki beyinlerinde esneklik sağlayacak yeni nöral ağlar oluşabilmesi için birkaç kolay uygulamadan bahsetmek istiyorum:
1.İstem dışı körlükle mücadele
Şu anda size içinde bulunduğunuz odadaki siyah renklerdeki objeleri sayar mısınız desem yapacağınız şey siyah olanlara odaklanmaktır. Size kaç tane siyah obje vardı yerine kaç tane kırmızı obje vardı diye sorsam sizi odakladığım şey siyahlar olduğu için kırmızılara istem dışı olarak körlük yaşarsınız ve tabii ki bir şey sayamazsınız. Hayatta da böyleyiz. Aklımızdaki bir konuya öyle sabitleniyoruz ki, o konu dışındaki seçenekleri göremiyoruz. Ergenlik çağındaki gençlerin istem dışı körlük yaşamaması, farklı seçeneklere de açık olabilmeleri için aşağıdaki gibi egzersizler yapabilirsiniz:
Aşağıdaki cümlede kaç tane “a” harfi vardır?
Beyin, eğer konuyla ilgisizse, daha önce defalarca gördüğümüz şeyleri yok saymaya meyillidir.
Doğru cevap 9 olacak. Belki doğru saydınız, belki de çok tanıdık gelen bazı kelimelerdeki a’ları yok sayıverdiniz.
Peki şimdi, tekrar geri dönmeden, cümleyi aynen tekrar edebilir misiniz?
Çoğu kişi, bırakın cümleyi aynen tekrar etmeyi, cümlenin neden bahsettiğini bile söyleyemiyor. İstem dışı körlük sebebiyle.
İşte bizim yapmamız gereken çocuklarımızın bu beceriyi kazandıracak egzersizlerle beslemek ve doğru davranmak:
- Sonucun çocuğa doğrudan verilmemesi, yönlendirici sorularla sonucu kendisinin bulması için teşvik etme
- Deneme yanılmaya izin verme, grup çalışmalarında farklı fikirlerle tanışmasına ve onları değerlendirmesine fırsat sunma
- Kısıtlayıcı değil, ufku açan bir dil kullanma.
- Sabırlı olma, düşünebilmesi için gerekli zamanı ve mekanı tanıma.
-
Geniş, daha geniş açıdan ele alma
Zifiri karanlık bir odaya giriyorsunuz, elinizde minicik bir fener var. Feneri bir noktaya tutuyorsunuz ve yalnızca o alanı görüyorsunuz. Başka bir alana çevirirseniz, bu sefer yeni bir bölgeyi ama yine fenerin aydınlattığı kadarıyla görebilirsiniz. Halbuki odanın ışığını açsanız, daha geniş bir açıyla bütün odaya bakabilirsiniz. Peki bu geniş bakış açısını ergenlere nasıl kazandırabiliriz?
Tabii ki bol bol hayal gücümüzü katarak. Örneğin bir sohbet ederken, Karadeniz şivesiyle anlatmasını isteyerek. Biyolojiden anlamadığı kan dolaşımı konusunu sanki kan ve damarlar seyahat eden bir trenmiş gibi anlatarak. Picasso’nun bir tablosunu, Monet yorumuyla çizmesini isteyerek. Yani olaylara, durumlara bilinenin dışında bir bakış açısı katarak. Bu hem aranızda eğlenceli bir oyun olacak, hem de onun perspektifini genişletmesine yardımcı olacak.
-
Aynı bilgi, farklı ortam
Yaratıcılık, beynimizde kayıtlı bilgilerin yeni nöral ağlar oluşturmasıyla ortaya çıkıyor. Yani eğer gençlere beyinlerinde kayıtlı bilgileri kullanabileceği farklı fırsatlar, ortamlar sunabilirsek, onları yaratıcılığa teşvik etmiş oluyoruz. Ya da bir başka deyişle esnek düşünmeye..
Bunun da en temel kuralı onları soru sormaya teşvik etmektir. Zira “soru sormak” yaratıcılığın başladığı noktadır. İşte size bir kaç örnek
- Bunu başka türlü nasıl yapabiliriz?
- Bunun için başka ne gibi olasılıklar var?
- Bunu yapmakta ne gibi amaçların var
- Bunun için önünde hiç engel olmasaydı ne yapardın?
- Bu konuda yapılacak en çılgın şey ne olabilir?
Değişen dünyada yenı durumlara doğal olarak uyum sağlayabilmek öğrenilebilecek bir şey. Tıpkı kamuflaj gibi. Üstelik gençlere içinde bulundukları bir şeyin doğal parçası olmak ve yaşamı uyum içinde sürdürme becerisini kazandırmak gençlerdeki dayanıklılığı da arttıracaktır. Siz çocuğunuzun dayanıklı olmasını istemez misiniz?
Kaynak: