ÇOCUKLAR ÖDEVİ SEVMEZ, ANNELER DAHA ÇOK SEVMEZ… 1. Bölüm
Çocukların iple çektiği yaz tatili çoktan geldi. Kimimiz yazlıklarda aldı soluğu, kimimiz işlerine devam ediyor. Öyle ya da böyle çocuklar için bildiğiniz tatil işte! Tatilin tadını çıkarmak için az mı gün saydılar. Olabildiğince oyun, olabildiğince eğlence, bol bol dinlenme… Peki ya yaz ödevleri? Aman Tanrım! Sözünü bile etmeyin. 9 ay çalıştılar, 9 ay yaz tatilinin yolunu gözlediler. Ne ödevi? Kiminiz “ödev verilmeli” diye düşünüp mutlu hissedebilirsiniz. Kiminiz ise” tatilde ödev mi olurmuş?” diye düşünüp ödev fikrinden nefret ediyor olabilirsiniz. Ama bence neye inanırsak inanalım hepimizin ortak endişesi bu ödevleri çocuklarımıza nasıl yaptıracağımız. Haklı mıyım? Öyleyse okumaya devam…
Öncelikle bu sizin sorumluluğunuz değil, bu konuda anlaşalım. Ödevler ve onları yapmak çocuğunuzun sorumluluğu. Belki bunu duymak sizi biraz rahatlatmıştır; belki de kızdırmıştır. Bilmiş bilmiş yazdığımı düşünmüş olanlarınız da olabilir. Doğru ya siz olmadan çocuğunuz o ödevleri nasıl yapsın! Ben zaten sizin çocuğunuzu da tanımıyorum. Onu asla ödev başına oturtamazsınız!
Oturtamaz mısınız gerçekten? Siz, sorumluluğunuzun “onda bu sorumluluk duygusunun oluşmasına yardımcı olmak olduğunu” kabul ettiğiniz anda bunun mümkün olduğunu göreceksiniz. O sorumluluk duygusu oluştu mu, bir sonraki yaz tatilinde herkes daha rahat edecek. İnanın bana. Hem denemekten ne çıkar? Denemediğiniz zaman tatilinizin bir bölümü zaten “mahvolmayacak” mı? O zaman haydi derin bir nefes alın ve başlayalım.
- Çocuğunuz kaç yaşında olursa olsun okula gidiyorsa, hele de ödevleri varsa, bir birey olarak görülecek kadar büyümüş demektir. O zaman neden onu kontrol etmeye çalışıyorsunuz? Siz kontrol edilmekten hoşlanıyor musunuz? O neden hoşlansın? Tabi ki siz ona “ödevini yap” dedikçe o birey olarak kendini ispatlamak için size durmadan “hayır” diyecek. Onu kontrol etmeye çalışmayın, sadece rehberlik edin. İlk kural bu. (Laf aramızda bu sadece ödevler için değil, her konuda geçerli altın kural)
- Bir düşünün. Geçmişte çocuğunuz bir kere için bile olsa mutlaka istekle ödevini yapmıştır. Farklı olan neydi? Onun istekli olmasına neden olan neydi? Çocuğunuza bir sorun ve dediklerine inanın. İşte anahtarınız elinizde. Çocuğunuzdan daha iyi kendini tanıyan biri olabilir mi? (Sizi dışarıda bıraktığımı sanmayın. Ama o da kendini sizin onu bildiğiniz kadar iyi tanıyorsa ne güzel!)
- Kavgalara son verin! Bunun en iyi yolu kavgaya bugün, hemen şimdi son vermek. Nasıl mı? Olmanız gereken yerde, yani konunun dışında kalarak. Ödev çocuğunuzla öğretmeni arasında, sizinle çocuğunuz arasında değil. Sizin ödevlerinizi anneniz-babanız mı yapardı? Siz mi? Değişen ne? Sadece şimdi siz annesiniz. Sorumluluğunuz ödev yapmak mı, yaptırmak mı sizce? Öyle diyorsanız, çocuğunuz çalışmaya başladığında da işlerini siz mi yapacaksınız? Bu ikisi çok farklı şeyler demeyin bana. Her yaşın sorumluluğu farklıdır; sorumlusu aynı kalır. Öğrencinin sorumluluğu ödev, çalışanın sorumluluğu iştir. Annenin sorumluğu nedir? “Çocuğunun sorumluluk duygusu kazanmasını sağlamak.” Haydi şimdi bir adım geri çekilin.
- Bir adım geri çekilmeden önce kuralları belirleyin. Ama çocuğunuzla birlikte. Hatta bırakın günlük programını o çıkarsın…
Bu günlük program nasıl olmalı, daha neler yapılabilir? Çocuğunuzun öğrenme güçlüğü varsa ne yapmalı? Bu gibi sorulara da bir dahaki yazımda değineceğim.
ÇOCUKLAR ÖDEVİ SEVMEZ, ANNELER DAHA ÇOK SEVMEZ… 2. Bölüm
Çocuğunuzla didişmeyi ve ona ne yapması gerektiğini söylemeyi bıraktınız. Hatta bir program oluşturup, o programa göre hareket etmek konusunda da uzlaştınız. Çocuğunuz programını oluştururken rehberliğinize ihtiyacı olabilir. Programın ne kadarını ve ne şekilde ödeve ayırması gerektiğinden başlayarak, ödev konusundaki sıkıntılarınızı hafifletecek konulara devam edelim.
- Aynı yerde, aynı saatte, aynı sürede!
- Günlük ödev saatini birlikte belirleyin. Her gün aynı saatte…
- Rahat bir çalışma mekanını birlikte hazırlayın. Her gün aynı yerde…
- Günlük süreyi birlikte belirleyin. Birinci sınıf için günlük 10-20 dakika arası, sınıf büyüdükçe 10’ar dakika eklenebilir. Yani ikinci sınıf için günlük 20-30 dakika. Orta sondaki bir öğrenci için günlük 1.5 saate kadar uzayabilir.
- Ödev yapılmadan eğlence olamayacağını çok iyi vurgulayın. Bu kuralı koyduysanız mutlaka uyun.
- Sorumluluk kiminse, yapılmadığında sonuçlarına da o katlanmalı. Evet, çok zor, biliyorum. Çocuğunuzu yapılmamış bir ödevle okula göndermektense kavga-dövüş bile olsa ödevini yapmış bir halde gitmesini istiyorsunuz. Siz ilkokulu çoktan bitirdiniz. Ortaokul ve liseyi de… Ödevlerinizi de uzun yıllar önce yaptınız. Yapmadıysanız sonuçlarına da siz katlandınız. Bırakın çocuğunuz da bunun sonuçlarına katlansın. Ödevini yapmadan giderse sorununu öğretmeni ile o çözsün. Onun önünden kaldırabildiğiniz sorunları kaldırmak, geçici bir çözüm. Unutmayın asıl istediğiniz onun hayata hazır olması. Sadece ödevlerini yapmış olması değil.
- Sizin çocuğunuz da mı öğretmeninin ne düşündüğünü, zayıf notlar almayı önemsemediğini söylüyor. Bunu ne kadar çok söylüyorsa, aslında o kadar çok önemsiyor. Söyledikleri sadece size karşı kullandığı bir silah. Sınav sistemi, eğitim sistemi her ne kadar bir adım geri çekilmenize izin vermiyor gibi gelse de bu noktada uzun vadeli düşünün. Çocuğunuz bir birey. Bugün çocuk, ama yarın bir yetişkin. Böyle söyleyerek aslında size “sen önemsediğin için ben de önemsemek zorunda değilim” demek istiyor. Bir şeyi önemsemek onu sahiplenmekten gelir. Ödevini siz sahiplenirseniz, o neden önemsesin ki! Bırakın sahiplensin. Bırakın ödeviyle ilgili ne yapacağına veya yapmayacağına o karar versin ve sonuçlarına da o katlansın. Elbet bir gün dersini alacaktır!
- Duygulara yoğunlaşın! Çocuğunuz ödevini “iyi hissettiği” için yapmalı. Sizden korktuğu, akıllı telefon alınacağı ya da dışsal başka bir sebepten dolayı değil de kendiyle gurur duyduğu gibi içsel bir sebepten dolayı yapmalı. Her konuda olduğu gibi yaptığı her bir dakika ödev için ona kendini iyi hissettirin. Yapmadığı her bir dakika ödev için kötü hissetmesin yeter ki! “Ödevini yaptın, kendini ne kadar rahatlamış hissediyorsun; öyle değil mi?”, “Harika bir iş çıkardın. Seninle gurur duyuyorum!” gibi teşvik eden cümleler çocuğunuzu iyi hissettirecektir.
- Etüd Saatleri Planlayın: Bazı çocuklarda arkadaşlarıyla birlikte ödev yapmak teşvik edici olabilir. Çocuğunuzda bu metodun işe yarayacağını düşünüyorsanız, haftanın belli günlerinde bir kaç arkadaşıyla bir araya gelip etüd saatleri de planlayabilirsiniz.
ÇOCUĞUNUZUN ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ VARSA…
Bu durumda çocuğunuzun daha çok desteğe ihtiyacı olacaktır. Elbette gereken zamanı ayırmalısınız. Aman dikkat! Gereğinden fazla destek olmak “öğrenilmiş çaresizliğe” neden olabilir. “Destek olmak” ile “onun yerine yapmak” arasındaki farkı bilmeniz ve sadece ihtiyacı kadar desteği vermenizde fayda var.
ÖDEV ZAMANI DEĞİL! ÖĞRENME ZAMANI
Ödev konusu özellikle son 30 yılın çok tartışılan konusu. Önce kaç yaşında çocuğa ne kadar ödev verilmeli tartışıldı. Sonra “nasıl ödev verilmeli” konusu gündeme geldi. Hatta 2006 yılında ödevin gereksiz olduğuna dair çığır açan 2 kitap yayınlandı (1). Aslında ödevin nasıl verilmesi gerektiği çok önemli bir konu. Zira yapılan araştırmalar (2) tatillerde öğrenilen akademik bilgilerin unutulduğunu ancak ödevlerin de bu konuda çok yardımcı olmadığını (3) gösteriyor. Hem ödevin gerekliliği hem de nasıl verilmesi gerektiği başka bir yazı konusu. Madem ki çocuklarımıza yaz ödevlerin verilmesi hayatımızın bir gerçeği, biz yaz ödevinin, öğrenmeye teşvik eden, öğrenileni pekiştiren şekilde verildiğini var sayarak devam edelim.
“Ödev” çocuklar için itici bir kelime gelebilir. Onun yerine çocuğunuzla birlikte daha sempatik bir isim vermeye ne dersiniz? “Öğrenme saati” diyebilirsiniz. “Çalışma saati” diyebilirsiniz. “Pekiştirme saati” diyebilirsiniz. Ya da tamamen kurmaca bir isim verebilirsiniz. Bu hayal gücünüze kalmış.
Tam tersi durumlar da var. İlk birkaç günde tüm ödevini yapanlardan bahsediyorum. Onlar için önerim, ödevini bölerek yapmalarının öneminden bahsetmeniz. Yine de bitirip, “kafalarının rahat olmasını” istiyorlarsa, tercihlerine saygı duymalısınız. Bir de tatilin geri kalan kısmı için bol bol kitap okumaya teşvik edebilirsiniz tabi.
Ödev savaşlarına son vermeyi gerçekten istiyorsanız çocuğunuza inanmakla başlayabilirsiniz. Ödevini kendi yapabilir ve yapacaktır da. Bugün kavgayla, yarın yarım yamalak ama bir gün mutlaka layıkıyla. Yeter ki kendini size ispatlamak zorunda kalmasın. Ödevini yapması için her yanına oturduğunuzda aslında ona “sen yapamazsın” dediğinizi hiç düşündünüz mü? Çocuğunuzda böyle duygular uyandırmak yerine kendiyle gurur duyacağı izler bırakmak istediğinizi biliyorum. O halde sadece ona inanın, sorumluluklarını ona bırakın ve gerektiği yerde gerektiği kadar destek olun. Bundan daha güzel gurur mu olur!
The Homework Myth –Alfie Kohn
The Case Against Homework –Sara Benett & Nancy Kalish
http://rer.sagepub.com/content/66/3/227.abstract
http://www.livescience.com/19379-homework-bad-kids.html
KAYNAKLAR:
http://www.personalpowerpress.com/10Comm/ARThomework.html
http://www.empoweringparents.com/how-can-you-make-your-child-do-it.php#
http://kidshealth.org/parent/positive/learning/homework.html