MÜDÜRÜNÜZÜN ORGANİZASYON BECERİSİ YOKSA…
ORGANİZE OLMA BECERİSİ
Basitleştirin, sadeleştirin, rutin oluşturun. Hepsi bu!
Geçen yazımı “DEHB’li çocuğunuz, sizin desteğinizle yönetici işlevlerini geliştirebilir” diye iyi bir haberle bitirmiştim. İşte bu haftadan itibaren yönetici işlevlerin 4 farklı alanında onlara verebileceğiniz desteklerden bahsedeceğim.
Yine hatırlatmalıyım: her çocuk farklıdır. Birinde işe yarayan yöntem, diğerinde işe yaramayabilir. Çocuğunuzun, okulu, öğretmeni, koçu, psikoloğu… Ona destek veren, verebilecek herkesle işbirliği içinde olduğunuz sürece her biri adım adım çözülür. Hatırlamanız gereken, bu davranışların bilinçli olarak yapılmadığıdır.
ORGANİZASYON: PLANLAMA VE ÖNCELİKLENDİRME
Sabah kalktığımız andan itibaren, hatta bir gece önce yatmadan, o günümüzü farkında olmadan planlarız. Çoğumuz için bu, refleks gibidir. O nedenle farkında olmadan diye tanımlamak istedim. Ne giyineceğiz, kaçta kalkacağız, gideceğimiz yere nasıl gideceğiz… Bunun gibi birçok sorunun cevabını uyandığımız anda biliriz çoğu zaman… Oysa yönetici işlevlerinde sorunlar yaşayan Mert’i hatırlarsanız sabah kalktığında çantasını hazırlayamamış, akşam ödevine nereden başlayacağını bilememiş ve bitirdiği ödevi çantasına koymayı unutmuştu.
Bizler, yani yetişkinler için takvim, ajanda, not defteri, vb… araçlar kullanarak bu planlamaları yapmak bir rutin halini almıştır. Belki de önemsemediğimiz ya da önemini fark etmediğimiz bu minik organizasyonlar gün boyu işlerimizi zamanında yapmamızın, her işe yetişmemizin anahtarıdır.
Peki ya çocuklar?
Onlar için planlama ve önceliklendirme ne demek? Başarılı olmaları için ne kadar önemli?
Önce gelin çocukların günlük hayatlarında bu organizasyon yeteneğine en çok ihtiyaç duydukları alanlara bakalım… Çocuklar günün büyük kısmını okulda geçirdiklerine göre, bu becerilere en çok okulla ilgili konularda ihtiyaç duyarlar: Çünkü her gün eve gelirken ödevlerini doğru not etmesi, o ödevi yapması için kitap, defter ya da ne malzeme gerekiyorsa onları eksiksiz yanında getirmesi gerekli. Masa başına oturduğunda hangi ödevini önce yapması gerektiğini planlayabilmeli. Kompozisyon ödevlerinde bir mantık oluşturması, bir ana fikir çerçevesinde bir sonuca varan yazılar yazması gerekli.
Günlük ödevlerine ek olarak uzun dönemli projeleri olduğunu düşünün. Öyle günü geldiğinde bir gün öncesinden hazırlanacak çalışmalardan bahsetmiyorum. Bildiğiniz, çocuğun yaşına göre “baba” projelerden bahsediyorum. Projeyi aşamalara bölmesi ve günlük ödevlerinin yanı sıra ara ara projesinde de yol alması gerekli. Bunları okuduğunuzda bile ateş mi bastı? Peki ya sınavı varsa? Hangi konuların daha önemli olduğunu ayırt etmesi, sınavda çıkabilecek konulara öncelik vermesi gerekiyor. Bir de buna ek gittiği kurslar, aldığı dersler, okul dışı aktiviteler olduğunu düşünün.
Öğrenme güçlüğü olan ya da DEHB’li çocukların yukarıda saydıklarım söz konusu olduğunda ne kadar zorlanacağını hayal edebiliyor musunuz? Tembel, beceriksiz, unutkan, dalgın, şaşkın… Kim bilir bu ve benzeri ne kadar çok sıfat duyacak, kendilerini ne kadar işe yaramaz hissedecekler!
Peki çocuğunuzun böyle hissetmemesi için siz ne yapabilirsiniz? Çocuğunuzun peşine bir gölge gibi takılıp, öğretmeninden ödevlerini isteyebilir, başına oturup neyi nasıl ve ne zaman yapması gerektiğini söyleyebilirsiniz tabi. Yani onun yönetici işlevlerini siz takviye edebilirsiniz. Ama bu, çocuğunuzun uzun vadede iyice size bağımlı hale gelmesine ve kendini işe yaramaz hissetmesine sebep olmaz mı?
Halbuki bizim istediğimiz çocuklarımızı kendi kendilerine yeten, kendi işlerini yapabilen bireyler haline getirmek. Ama nasıl? Onlarla birlikte onlar için sistemler oluşturarak. Madem ki geçen haftaki videodaki gibi uyuyakalan yönetmeni, dürtükleyip uyandırınca yönetmen işlerini yapmaya devam edebiliyor, yapmamız gereken arada bir çocuklarımızı dürtükleyen mekanizmalar oluşturmak:
Zamanı Planlamak:
Çocuğunuza ajanda ya da takvim kullanmayı öğretebilirsiniz. İster şimdi her çocukta bulunan cep telefonu ya da tabletteki takvimi kullanın, ister eski usul kağıt takvimleri. Önemli tarihleri, projelerin teslim günlerini, alması gereken ilacı, gitmesi gereken bir kurs ya da aktiviteyi, hatta arkadaşlarıyla buluşmalarını, sinema günlerini ya da partileri de işlediği bir ajanda. Eğer dijital bir takvim kullanıyorsa, arada hatırlatmalar bile koyabilir: 1 hafta önce, 1 gün önce, 1 saat önce… Hatta bunu eğlenceli bir oyun hale getiren aplikasyonları da kullanabilirsiniz. Başta birlikte yaparsınız, bir süre sonra sadece gözlemlemeye başlarsınız ve sonra bakıvermişsiniz ki ajanda yapmak çocuğunuzun rutini haline gelmiş. Öğretmenini ya da birlikte çalıştığı diğer kişileri de bu konuda bilgilendirirseniz ajanda kullanımı oturana kadar, sizin olmadığınız zamanlarda onlar da gereken desteği verebilirler.
Yapılacak İşleri Planlamak, Öncelikleri Belirlemek:
Bir ekmeği yerken ne yaparız? Koca somunu ağzımıza mı tıkıştırırız? Dilimlere böler, sonra da onu parçalara ayırıp, ağzımıza atarız değil mi? İşte yapmamız gereken, yönetici işlev bozukluğu olan çocuklara, işleri parçalara ayırmayı öğretmek! İster odasına bir beyaz tahta alıp, tahta üzerinde plan yapmasına teşvik edin, ister kağıt üzerinde. Örneğin okuldan geldikten sonra yapması gerekenleri listeleyebilir: banyo, akşam yemeği, Türkçe ödevi, matematik ödevi, oyun… Sonra bunları ne zaman, ne sırayla ve ne kadar zamanda yapacağını planlamasına yardımcı olun. Gerekiyorsa yaptığı plana göre, önemli tarihleri ve notları ajandasına da işlemeli.
Doğal olarak başlarda neyin ne kadar zaman alacağını hesaplamakta zorlanacaktır. Bunun için birlikte bir kontrol çizelgesi oluşturabilirsiniz, tamamlanan her işin üzerini çizmek ne kadar keyifli bir oyun olacaktır! Ödevini bitirmek için 20 dakika ayırdıysa, alarmı 20 dakikaya kurmayı, 20 dakikanın bitiminde hedeflediği yere varıp varmadığını kontrol etmeyi de öğretmelisiniz. Dediğim gibi bu çocuğunuzun rutini olana kadar destek vermeniz gerekebilir.
Gerekli Malzemeleri Planlamak:
Tablet bilgisayarın ajandası ertesi gün resim dersi olduğunu hatırlatıyor! “Boya kalemlerini çantana koy” notu ekranda yanıp sönüyor. Peki nerede bu boya kalemleri? Yönetici İşlev bozukluğu olan çocukların yaşamlarını kolaylaştırmak için derli toplu ve düzenli olmak çok önemli. Kalem gibi şeyleri bir araya, kağıtları bir araya, kitapları bir araya, spor malzemelerini bir araya gruplayarak yerleştirmek ve hatta bunları etiketlemek onların işini çok kolaylaştıracaktır. Aynı şekilde acil ödevlerini ya da okuldan gönderilen izin belgelerini şöyle canlı renkte bir dosyaya koymayı öğretirseniz, aksaklıkların, gecikmelerin de önüne geçebilirsiniz.
Sistem Oluştururken İşe Yarayacak Taktikler
Çocuğunuzun böyle hissetmesini istemiyorsanız basitleştirin ve sadeleştirin… Her şeye yetişebileceğini görmesini sağlarsınız.
- Sistemleri tek başınıza değil, çocuğunuzla birlikte oluşturun. Sistemi kullanacak olan o olduğuna göre kendi rahat edeceği, içine sinen şekilde olması önemli. Oluşturduğunuz sistemi mutlaka öğretmeni ya da varsa çocuğunuzla ilgilenen diğer kişilerle de paylaşmayı ihmal etmeyin.
- Kurduğunuz sistem olabildiğince basit olsun. Örneğin eğer ödevleri için ayrı, aktiviteleri için ayrı birer ajanda tutmasını isterseniz bu işleri kolaylaştırmak yerine karıştıracaktır.
- Kendinizi onun yerine koyup, onun anlayacağı basit cümlelerle konuşun.
- Önce kolayca bitebilecek ve kısa vadeli işler için sistemleri oluşturun. Böylece çocuğunuz hızlıca bazı işleri tamamlayabilir ve üstünü çizdiği her iş, öz güvenini kuvvetlendirir.
- Eğer siz de ajandalar, listeler kullanıyorsanız, örneğin alış verişe giderken liste yapıyorsanız kendi deneyimlerinizden örnekler vermeniz çocuğunuzu bu sistemleri kullanma konusunda teşvik edecektir.
- Bütün bunları mecburiyet değil, oyun şeklinde yapmanız, çabasını desteklemeniz, takdir etmeniz kurduğunuz sistemin hızlı bir şekilde oturmasını sağlayacaktır.
Başlarda tüm bunları uygulamak zor gelebilir. “Oooo anlatana kadar kendim yaparım. O mutlu, ben mutlu” diye düşünebilirsiniz. Ama çocuğunuzun büyüyüp bir yetişkin olacağını hatırlayın! Kendi kendine yeten bir birey olması için, birazcık sabır gösterip ona “nasıl”ı öğretin. Başkalarının gölgesinde olmak yerine, kendi başarılarıyla iz bıraktığını gördükçe buna değdiğini göreceksiniz.
Haftaya konumuz: koşullar değiştiğinde, çocuğunuza nasıl esnek davranmayı öğretirsiniz, ona yeni koşullara uyum sağlama becerisini nasıl kazandırırsınız?