HER ŞEY BİR “NEDEN” İLE BAŞLAR!
İşte o neden gerçek motivasyonumuzdur…
Neden sabahın köründe kalkıp işe gidiyoruz, hatta bazen ayaklarımızı sürüye sürüye? Neden sınavlara hazırlanıyoruz? Neden kitap okuyoruz? Neden su içiyoruz? Neden yeni kıyafetler almak istiyoruz? Neden doğum günlerini kutluyor, ödevlerimizi yapıyor, saksılarda çiçek yetiştiriyoruz? Neden vazgeçmeden deniyoruz, çabalıyoruz? Neden?
Aslında hepsinin temelinde yapmak istediklerimiz ve yapmak istemediklerimiz, ondan da önce ihtiyaçlarımız yatıyor. Neye ihtiyaç duyuyoruz ki tüm bunları yapıyoruz? Yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın ardındaki sebepler bir esrar perdesi arkasında kalsa da genel olarak buna “motivasyon” diyebiliriz. Yani “bir şey yapma arzusu”. Duyduğumuz bir arzunun biyolojik, duygusal, sosyal ve bilişsel sebepleri olabilir. Mesela yemek yemek biyolojik, eşinize sürpriz yapmak duygusal, tiyatroya gitmek sosyal, kitap okumak bilişseldir.
Peki motivasyon nedir? Bu gerçekten zor bir soru ama şimdi size basit bir soru ve basit bir cevap:
Neden su içiyoruz? Susadığımız için…
Her şey, her zaman bu kadar net olmasa da buradan hareketle “neden” sorusunun temeline inersek “motivasyon” daha açıklanabilir hale gelecek diye düşünüyorum. Evet, susadığımız için su içiyoruz. Yani suya ihtiyacımız olduğu için… Aslında ne yaptığımızın, yani davranışımın temelinde bir ihtiyaç yatıyor. Bu ihtiyaç oluştuğunda, ya da onu hissettiğimizde harekete geçiyoruz. Yaptığımız şeyin sonunda da tatmin oluyoruz (en azından tatmin olmayı umuyoruz).
Şimdi… Su içtim, susuzluğum geçti. Bunu özel bir şeye ihtiyacımız yokken yaparız. Çünkü su içmek, temel bir ihtiyaç. Ama ya bir işte çalışmak, ödevini yapmak, sınava hazırlanmak? İşte bazen temel olmayan ihtiyaçların davranışa dönüşebilmesi, daha da önemlisi sonunda tatmin olmamız için bir ödüle gereksinim duyabiliriz. Bu açıdan baktığımızda motivasyon dışsal (maddi) ya da içsel (manevi) olabilir.
Keşke her şey yukarıdaki kadar basit ve kolay olsa! Keşke her zaman hep yüksek motivasyona sahip olabilsek. Ama her şey biz insanlar için öyle değil mi? Başarıdan başarıya koşacağız, sevineceğiz, mutluluk her yanımızı kaplayacak… Hayat bize güzel olacak! Sonra bir gün rüzgar tersine dönecek, üzüleceğiz, umudumuzu kaybedeceğiz. Belki de dibe vurmuş bulacağız kendimizi. Bunların hepsi çok doğal. Önemli olan ise bir şeyler yapma isteğimiz bizi bırakıp gittiğinde, motivasyonumuz yerle bir olduğunda kendimizi yeniden toparlayabilmek… Ya da motivasyonunu yitirmiş birinin ayağa kalkması için onun elinden tutabilmek…
İşte belki de bu yüzden motivasyon hayatımızın en temel gereksinimi. Su gibi bir şey aslında. Motivasyonunu kaybetmiş birinin hayatta nasıl bir amacı olabilir? Nasıl bir hayat sürecektir? Cevabını düşünmek bile beni ürkütüyor. Sizi de, öyle değil mi? Motivasyon herkes için vazgeçilmez. Dedim ya hayatın suyu aslında… Ama söz konusu gençler, ergenler olduğunda daha da bir önem kazanıyor diye düşünüyorum.
Şimdi her şeyi bir kenara bırakıp, işin temeline inmek daha doğru… Yani ihtiyaçları tanımlamak! İhtiyaçları temel ihtiyaçlar ve tamamlayıcı ihtiyaçlar olarak iki ana gruba ayırabiliriz. Su içmek temel ihtiyaç, yeni kıyafetler almak tamamlayıcı ihtiyaçtır. İhtiyaçları daha detaylı tanımlamak gerekirse 4 grupta toplayabiliriz:
- Fizyolojik (yeme, içme vb. )
- Güvenlik (sağlık sigortası vb.)
- Sosyal (arkadaşlık vb.)
- Psikolojik (başarı, statü, özgüven, vb.)
İhtiyaçları tanımlamaktan daha da önemlisi ihtiyaçları anlayabilmektir. Kendinizden pay biçin! Neye ihtiyacınız olduğunu bilmeden markete giderseniz, bir dolu alışveriş yapıp, asıl almanız gerekenleri almadan eve dönebilirsiniz.
Sizce yukarıdaki alışveriş sizi tatmin etti mi? Hayır! Peki neden? İhtiyacınızı doğru tanımlamadınız çünkü! Ya da ihtiyacınızı anlamadınız mı demeliyim?
İşte şimdi oldu!
Benim burada suyla, poşetle anlatmaya çalıştığımı aslında Maslow, Alderfer, Argyris, Mc Clelland, Locke, Lawler, Porter ve daha niceleri uzun uzadıya incelemiş, teoriler, kuramlar geliştirmiş ve motivasyonun esrarını çözmeye çalışmışlardır. Her biri bir önceki kuramı geliştirmiş, yeni teoriler ortaya koymuş, belki de eskisine ters düşmüş. Ama gerçek şu ki davranışlarımızı anlamamıza, karşımızdakini olumlu davranışa yöneltmemize, hayat suyumuzun her daim berrak olmasına büyük katkıları olmuştur.
Bundan sonraki 4 yazımda, motivasyon teorilerinden bir kısmını ela alıp özellikle ergenleri motive etmek konusunda neler yapabileceklerimizi paylaşacağım:
- Argyris’in Olgunluk Kuramı
- Mc Clelland’ın Başarı İhtiyacı Teorisi
- Locke’un Amaç Teorisi
- Lawler ve Porter’ın Geliştirilmiş Bekleyiş Teorisi
Motivasyon gerçekten dipsiz bir kuyu… Çünkü her birimizin farklı istekleri, farklı ihtiyaçları var. Aslında böyle bir çeşitliliğin ne kadar değerli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İstek ve ihtiyaçlarımıza, sahip olduklarımıza ve olmadıklarımıza göre ilişkiler kuruyoruz, ilişkilerimizi güçlendirebiliyoruz. Hep deriz ya… Herkesi mutlu etmek mümkün değil. Farklı “motivasyonlar” maalesef bu olumsuzluğu da beraberinde getiriyor. Ama karşımızdakinin ihtiyacına onu tatmin edecek bir çözüm bulmak, önce kendisine, sonra ailesine, sonra çalıştığı firmaya, ardından topluma müthiş katkılar sağlayacaktır. Böyle bir zincirin içinde birilerinde bırakacağınız iz, hem onun hem de sizin gerçek motivasyonunuz olabilir.
Hayat suyunuzun berrak olması ve berrak kalmasını dilerim…