BİR DEHB’LİNİN İTİRAFLARI: “DEHB GÖKKUŞAĞI GİBİ… HER RENK VAR”
DEHB ile hayat
Esra Polat. O bir DEHB’li. Yerinde duramayan, içi içine sığmayan, aynı anda koltuğunda birden fazla karpuz taşıyan… Kafasında sürekli yeni fikirler, projeler ve bunları hayata geçirmek için bitip tükenmeyen bir enerjisi var. Çoğu DEHB’li gibi. Ancak yine çoğu DEHB’li gibi hayat onun için de başlarda kolay olmamış tabii. Taa ki DEHB’nin dezavantajlarını fark edip, onları yönetmeyi öğrenene kadar. Sonrası onun için daha eğlenceli bir oyuna dönüşmüş.
Esra 28 yaşında, endüstri mühendisliği bölümü mezunu. Yeni evli. Okulu bitirdikten sonra yurtdışında dil eğitimi almış. Önce kurumsal bir firmada Üretim Mühendisliği tecrübesi edinip, sonrasında aile firmasında çalışmaya başlamış. Belli bir pozisyonda, sınırları çizilmiş bir işi yapmak yerine birçok işe aynı anda koşturduğu bu dinamik işi seviyor ve ekliyor: “Sadece üretim değil her pozisyonda görev alabiliyorum. Bu özgürlük beni iş hayatında mutlu ediyor. Hem monotonluktan uzak oluyorum hem de ilerde işe tam anlamıyla hakim olmama yardımcı olacağını düşünüyorum.”
Esra Polat ile tüm bunları ve DEHB’li olmayı konuştuk. DEHB’li olup da kendi potansiyelini fark etmeyenlere ilham olması dileğiyle.
-
Dehbli olduğunuzu ne zaman fark ettiniz, ne zaman teşhis kondu? DEHB’nin
hangi türüsünüz?
Genelde dikkat eksikliği ve hiperaktivite çocuklukta veya öğrencilik döneminde fark ediliyor, fakat ben ‘adını koyabildiğimde’ 24 yaşındaydım . İşten ayrıldığım dönem, bir televizyon programında konuşan psikiyatrı dinlerken, anlattıklarının benim durumumla çok örtüştüğünü fark ettim. Bazı özelliklerimden şikayetçi olduğum ve nedenini de sorguladığım bir dönemdi. Anlatılan örnekte kendimi görmüştüm. Randevu alıp gittim. Terapi ve test sonucunda dikkat eksikliği ve dürtüsellik teşhisi vardı. Aslında bütün soru işaretlerim kayboldu. Her şeyin sebebi anlaşılmıştı. Kendimi suçlamaktan vazgeçtim. Bu çok büyük bir rahatlama getiriyor.
-
Teşhis öncesinde bazı özelliklerinizden rahatsız olduğunuzu belirttiniz. Neydi bunlar? Size yerinde duramayan, kafası dağınık gibi sıfatlar mı yakıştırılıyordu?
Hiperaktivite denilince ilk akla gelen fazla hareketli bir çocukluk geliyor ama öyle bir çocukluk geçirmedim. Eğlenceli tarafım çocukluğumdan beri değişmedi. Genelde geç kalan bir yapım vardı. Ders çalışmaya bir türlü başlayamayan ancak son dakikada harikalar yaratan bir öğrencilik hayatım oldu. Başarılı bir öğrenciydim ama daha erken fark etseydim, her şey çok daha kolay olurmuş diyorum. Her yere geç kalıyordum, hiçbir yere ve hiçbir şeye yetişemiyordum. Etrafımdakiler “Zaten Esra bir saat geç gelir” diye düşünüyordu. Zorunlu haller dışında genelde geç kalırdım. Bir de düşünmeden ve karşındakinin lafı bitmeden konuşmalarım vardı. Sonu tartışma olurdu tabii. Çabuk sıkılırdım, sadece hoşuma giden görevleri sonuna kadar götürebilirdim. -
İlaç kullandınız mı?
Teşhis konulduğu dönemde ilaç kullandım fakat öğrencilik hayatım bittiği için ve o 4-5 saatlik odaklanmaya ihtiyacım yoktu. Aile şirketimizde çalışırken danışmanlık firmasından hizmet alıyorduk. Eğitmen ile birebir çalışırken “her şey bir tarafa benim DEHB teşhisim var” demiştim. Birlikte çalışacağım kişilere baştan bu durumu söylemek çok işe yarıyor, böylece örneğin zamanı yönetmede ya da bir işi planlamada sorun yaşarsam bunu neden yaptığımı biliyorlar. Neyse, dediğim gibi eğitmene DEHB teşhisimden bahsettim. İyi olacak hastanın doktor ayağına gelmişti. Bana DEHB Koçluğu yapan Elgiz Hanım’dan bahsetti. Hem iş yoğunluğu, hem nişan telaşından dolayı çok bocalayıp stres oluyordum. Planlayamıyor, her şeyi erteleyip ,daha fazla zamanım olduğunu düşünerek Arap saçına döndürüyordum. Durumun yarattığı stresle, hem kendimi hem sevdiklerimi üzüyordum. Evet tüm bunların sebebi DEHB’ydi. Ama çözümü neydi ? İşte bu dönemde canım DEHB koçum Elgiz Henden imdadıma yetişti.
-
Bir gününüzü anlatır mısınız?
Dediğim gibi Elgiz Hanım’la çalıştıktan sonra, günlerimi artık kendim planlayabiliyorum. Koçluk alırken haftada bir görüşmelerimiz oluyordu. Öncelikle hangi konuya çalışacağımı netleştiriyorduk, sonra da o konuya odaklı Koçlukta odaklı olmalısınız, doğal olarak aklınız kayabiliyor. Her hafta eylemlerim oluyordu hedefimle ilgili ve ben onları yaptıkça ve yapabildikçe iyi hissediyordum Koçluk çalışması kişiye kendi kendine yetebilme becerisi kazandırıyor. Ancak hala tam anlamıyla ajanda kullanmayı başaramıyorum. Ama artık unuttuğum veya sebepsiz ertelediğim işlerim yok. Yeni evliyim hem is hem evi idare ediyorum. Planlama yapabiliyorum. Gerçekçi planlar tabii, kendime fazla yüklenerek değil.
-
Ailede başka DEHB’li var mı? DEHB aile içi ilişkilerinizi etkiliyor mu?
Kendi ailemde başka DEHB’li yok. Zaten bu sebeple de DEHB’yi hiç bilmiyordum. Benim gibi başkalarının da olduğuna eminim. Yani sıkıntılar yaşayan, neden böyle olduğuna anlam veremeyen.
-
DEHB’lilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Kötü yanlarınıza odaklanmayın. Onların çözümü kolay. Zekanıza, yaratıcılığınıza ve eğlenceli olduğunuza odaklanın. Herkes sizinle olmaktan çok mutlu oluyor. Farkınızı farkedin ve keyfini çıkarın. DEHB yönetilince ne kadar şanslı olduğunu fark ediyorsunuz.
-
DEHB’li hayatı tek bir cümleyle özetlemeniz gerekirse nasıl tanımlarsınız?
Gökkuşağı gibi her renk var.