MERAK
MERAKLI, TUTKULU, MUTLU…
Elektrik, bilgisayar, uzay mekiği, kuduz aşısı, ali nazik kebabı, üzerimizdeki elbise… Çevremizdeki her şeyin oluşmasını tetikleyen dürtü “merak”. Aslında bir romanı bile “sonunu merak ettiğimiz için” bitirmez miyiz?
1 yaşları civarında başlayan “Mu ni?”(Bu ne ?) sorusu birkaç ay içinde, her yeni cevabın bir başka “neden?” sorusunu doğurduğu bir oyuna dönüşür. Çocuklar merak eder elini sıcak çaya daldırır, yanar. Sıcağın yaktığını öğrenir. Merak eder, gülü avuçlar. Dikeni olduğunu öğrenir. Merak eder, tencereyle kapağı birbirine vurur. Sesi öğrenir. Merak aslında çocuğun öğrenme ile sonuçlanacak tetikleyici dürtüsüdür.
İşte bu dönemde çocukların merakını tatmin edici cevaplarla beslemek yerine “Sus bakayım! Çocuklar öyle çok soru sormaz”, “Şimdi cevap veremem”, “Git babana sor!”gibi köstekleyici cevaplarla köreltirsek belki de çocuk için en büyük kötülüğü yaparız. Onları öğrenmeye götürecek en temel adımı, topal bırakmış oluruz.
“Kediyi öldüren merakı”, “İnsanın başına ne gelirse meraktan” gibi, merak etmeyi kötüleyen atasözlerine rağmen, bu dünyada iz bırakmış kişilerin hayatlarına baktığımızda çıkış noktalarının “merak” olduğunu görürüz. Ünlü fizikçi Einstein, kendi başarısını özetleyen 10 maddenin ilki ve en önemlisi olarak “merak etmek ve bu merakın peşinde gitmeyi” görür. Azim, hatalardan korkmama, odaklanma hep “meraktan” sonra gelir.
Peki bizi öğrenmeye, denemeye devam etmeye ve ilerlemeye iten merak nasıl oluşuyor? Merak ile ilgili çalışmalar yapan bilim adamları “Kişinin bildiği ile bilmek istedikleri arasındaki uçurum arttıkça merak artar” diyorlar.(1) Carnegie Mellon Üniversitesi Ekonomi ve Psikoloji Bölümleri Öğretim Üyesi George Loewenstein, 1994 yılında yayınladığı “Merak Etmenin Psikolojisi”(2) isimli makalesinde bunu şöyle açıklar:
“Kişi bilgisindeki bir boşluğu fark eder. Bu tip boşluklar yoksunluk kaynaklı merakı tetikler. Kişi bu yoksunluğu azaltmak ya da yok etmek için harekete geçer.” Loewenstein’a göre kişinin merak edebilmesi için o konu hakkında az da olsa bilgi sahibi olması, ya da en azından böyle bir konu olduğunun farkında olması gerekir. Hiçbir bilgimiz ya da farkındalığımız olmayan bir konuda merak edemeyeceğimizi belirtir.
Bu bilgiden hareketle işte size çocuklarda merakı tetiklemek için birkaç öneri(3) :
1.Çocuklara cevap vermek yerine soru sorun. Bu, bilgi boşluğunu fark etmesini ve o konuya merak duyup öğrenmesini sağlayacaktır.
2.Azıcık bilgi sunarak, çocuğun böyle bir konunun farkına varmasını sağlayın. Biliyorsunuz tulumbadan su çekmek için, önce biraz su dökmeniz gereklidir.
3. Arkadaşlarıyla birlikte bir konunun farklı yönlerden ele alınabilmesi, sorunun soruyu doğurabilmesi içinbeyin fırtınası ortamları yaratın.
Birkaç paragraf önce “İnsanın başına ne gelirse meraktan gelir!” atasözümüzü anmıştık.Ben de ne gelecekse meraktan gelsin diyorum. Bu sözü neden kötü yönden yorumluyoruz ki? İnsanın başına illa kötü şeyler mi gelir? Hayır! İyi yönlendirilen, iyi yönetilen merak başımıza gelecek o iyi şeylerin anahtarıdır.
Siz bırakın çocuğunuz merak etsin. Tutkusunu merakıyla pekiştirsin. Tutkusuyla öğrensin. Merakıyla keşfetsin. Keşfettikleriyle mutlu olsun. Amacımız bu değil mi zaten? Tutkuyla öğrenen mutlu çocuklarınız olması…
Bırakın merakı çocuğunuza yeni pencereler açsın!
—————————————————–
(1)Prof: Bengi Semerci-Merak Etme Sen-
(2)http://www.cmu.edu/dietrich/sds/docs/loewenstein/PsychofCuriosity.pdf