LÜTFEN ANNE-BABALIK AYARLARINIZI KONTROL EDİNİZ! DOĞRU OLMAYABİLİR…
Anne Baba olmanın en zor tarafı “Bir şeyin nasıl doğru yapıldığını bilmenize rağmen yanlış yapılmasına izin vermektir.”
Çocuklarının üstüne titreyen, onlara altın tepside sunulmuş bir dünya vadeden ( ki bu dünyayı nasıl vadedebiliyoruz onu da anlıyorum diyemem ) onları koruyan anne babalar bunu sadece çocuklar küçükken yapmıyor. Hani annelerin çocukları hiç büyümez ya, kaç yaşında olursanız olun çocuk hep çocuktur ya. İşte öyle, anneler bunu hep yapıyor . Ne mi yapıyor dersiniz?
Üniversiteyi bitirmiş, iş görüşmesine giden oğluna eşlik ediyor, oğlunun alacağı maaşı küçümseyip suratını ekşitip “ Kalk kalk. Ben veririm sana o parayı, yorulduğuna değmez” deyip işe girmesini engelliyor.
Her sabaha okula giden 15 yaşındaki oğlunu/kızını uyandırıyor ya da işe giden 25 yaşındaki oğluna/ kızına “Aman aç gitmesin” diye kahvaltı hazırlıyor.
Koruyucu ebeveynlikle ilgili yazdığım “Seni Pamuklara Sarmalar Sararım” yazımda daha küçük yaştaki çocuklara yönelik bahsetmiştim ama tekrar tekrar bahsetmekte fayda var. Çünkü çocukları küçükken verdiği destekleri çocuğu büyümesine rağmen sürdürenler, hatta bunun dozunu kaçıranlar var.
Belki yukarıda verdiğim örnekler size çok uç gelmiş olabilir . Eğitim ve Öğrenci Koçluğu Eğitimlerimizden birinde eğitimin ikinci gününde katılımcılarımızdan biri, liseye giden oğluna her sabah evden çıkmadan
–Kahvaltını bitir,
-kapıyı kilitlemeyi unutma,
-Yanına dolmuş için bozuk para al … “ gibi hatırlatma notları bırakıyormuş.
Eğitimin ikinci gününden sonra oğluna herhangi bir not bırakmamış. Tabii sabah kalkıp annesinden not bulamayınca ne yapacağını bilemeyen şaşkın delikanlı hemen annesini aramış.
“Anne bu sabahki notum nerede bulamadım?” diye sormuş.
Anne de “Bulamazsın çünkü yazmadım.” diye cevap vermiş
“Ha iyi o zaman, şimdi söylersin” demiş delikanlı.
Annesi de “neyi” diye sorunca sorular art arda gelmiş, o güne dek hiç kendi adına karar vermediği için.
“Ne giyeceğim bugün?”
“Yanıma şemsiye alsam mı?”
“Kahvaltıda ne var gibi?”
Eğitimden aldığı bilgileri hemen uygulamaya çevirmeye çalışan anne de tabi ki hemen :
“Sen ne giymek istersin?”
“Hava durumuna bir göz at istersen gerek görürsen sen karar ver alıp almamaya şemsiyeyi”.
“Canın ne çekiyor bu sabah yemek için ?” diye oğlunu düşünmeye yönelten sorular sormuş.
Oğlundan gelen cevap “ Anne , sana ne oldu? İyi misin sen?” olmuş.
O güne dek annesinin yönlendirmesine alışmış bir çocuk, birdenbire direksiyon onun eline verildiğinde şaşırabilir. Ama geç olsun da güç olmasın, değil mi? Çünkü aslında anne babaların önemli sorumluluklarından biri çocuklarına yaşam becerileri öğreterek onların bağımsız birer birey olmalarını desteklemektir. Bunun çok kolay olduğunu söylemiyorum. Bunun, bağımsız ve ailesine bağlı gençler ve geleceğin yetişkinleri için zorunlu olduğunu söylüyorum ve tabii ki bunun için çaba göstermek gerektiğini söylüyorum.
Kısa vadede çocuklarımızın hayatını kolaylaştırmaya çalışırken, onların elini kolunu bağlamayalım, güçlenmelerine engel olmayalım!
Çocuklarımızın her türlü duyguyu, zorluğu yaşamasına imkan vermek gerekiyor. Onların yapabileceği işleri onların yerine yapmak zorunda değiliz. İsteseniz de istemeseniz de onlar büyüyecek ve kendi bağımsız hayatlarını kuracaklar. O zamanlarda da sizi arayıp… “Anne işe giderken ne giyeyim?” diye sormasını istiyorsanız hiç ayarlarınızı değiştirmeyin . Ya da aynı öğrenci koçluğu eğitimindeki anne gibi, hemen bugün direksiyonu çocuğunuzun ellerine teslim edin.
Yapılan sosyal deneyler, anne-babaların bu fazla korumacı tavırlarının, onlara her zaman olumlu şeylerden bahsetme, toz pembe hayat sunma çabalarının ardındaki temel sebebin kendi eksiklerini telafi etmek, kendilerini tatmin etmek olduğunu gösteriyor. Yani çocuğun başarısını kendi başarısı olarak görüyorlar!. Kendi duygusal tatmininiz için çocuğunuzu “başarı abidesine” çevirmeye çalışmak belki de ona istemeden de olsa yapabileceğiniz kötülüklerden biri .
Anne baba ayarınız
En başta da belirttim; sizin göreviniz, aynı koçluk yaklaşımındaki gibi “ Bir şeyin nasıl doğru yapıldığını bilmenize rağmen yanlış yapılmasına izin vermektir” Her anne-baba çocuğunun mutlu olmasını ister. Evet ama, çocukların her zaman mutlu olması mümkün mü? Siz her zaman mutlu olabiliyor musunuz?
Mutluluk anlardan ibarettir. Bırakın çocuklarınız kendi mutlu anlarını biriktirsin. Mutluluğu yaşarken mutsuzluklarının da farkına varsın. Her duyguyu, zorluğu yaşaması kendisi için yeni baş etme becerileri geliştirmesine neden olacaktır. Asıl yapmanız gereken, üzüntüyü, sevinci, merakı, hayal kırıklığını, yanlış kararın sonuçlarını…. kısacası her duygusunu sonuna kadar yaşamasına izin vermek. Ancak bu şekilde neşeli ve dengeli bir birey olmasını sağlayabiliriz.
Duygusal ve fiziksel olarak sağlıklı bir birey olması için çocuğuna “yardımcı olmayın” ona “destek olun”. Bugün ona devredebileceğiniz işlerin bir listesini yapın! Bu hem sizi mutlu edecek, hem çocuğunuzun özgüvenini tazeleyecek. Ona hayatının dümenini eline alma mutluluğunu hediye edin! Tabi ki bunu yaparken ergenlerin en çok istedikleri ama yapmakta bir o kadar zorlandıkları işe eğlence katmayı unutmayın. Nasıl mı? Piaget’nin dediği gibi çocuğun asıl işi oyundur. Biz yetişkinler, oyun oynamayı bıraktığımız için öğrenmeyi ve eğlenmeyi de bırakıyoruz. Çocukluktan yetişkinliğe giden yolda gençlerin yaptığı ilk şey büyümenin bir göstergesi olarak oyun oynamayı bırakmak… Ooysa oyun her yaşta her türlü duyguyu yaşayabileceğiniz inanılmaz bir araç.
Siz anne baba olmanın, çocuğunuz ergen olmanın keyifli yanlarının tadını birlikte çıkarın.