HER ŞEY BİR “NEDEN” İLE BAŞLAR!
Ama her şey sizin için önce onu yakından tanımakla başlar…
NEDEN LERİMİZ
Önce mağaralarda yaşadık. Su ve yiyecek bulmak ve hayatta kalmaktı tek amacımız. Sonra ateşi bulduk, tekerleği icat ettik. Evler yaptık, şehirler kurduk, ektik, biçtik, diktik… Yetmedi üretime başladık. Elektriği bulduk. Telefonu, televizyonu icat ettik. Ürettik, tükettik. Tükettikçe ihtiyaçlarımız arttı. Daha farklı şeyler istemeye başladık. Daha farklı şeyler ürettik. İnterneti bulduk. Dünyanın diğer ucuna, hani şu klişe laf var ya… bir tık ile bağlandık.
Her şey aslında hayatı bizim için kolaylaştırmak içindi. Bir de baktık hayat her geçen gün daha zor. Çooook eskiden su bulduk diye mutlu olurken şimdi çeşmeden akan suyun kıymetini bilmeden yatımız, katımız olsun istiyoruz. Amaçlarımız büyüdükçe biz de büyüyeceğiz sandık. Bir de baktık küçücük kalmışız… Amaçların altında ezilmişiz… Tatmin olamaz, mutluluğu yakalayamaz olmuşuz…
Biz bir şeylerin peşinde koştukça çok şükür ki birileri de bu insanlar neyin peşinde diye araştırıp durmuş. Burada hepsini tek tek saymak mümkün değil. Hepsine binlerce teşekkürler… Son 5 haftadır motivasyon üzerine yazıyorum. Çünkü su içmekle başlayıp uzay turizmine kadar varan taleplerimiz yüzümüzdeki gülümsemeyi bir pamuk ipliğine bağladı. O pamuk ipliğini güçlendirmek ve hayata çoğunlukla güzel bakmamızı istiyorum da ondan… Bu 5 hafta içinde bizi aslında ne motive ediyor sorusundan başlayıp 4 farklı teoriyi anlatmaya çalıştım.
Locke
her şeyin bir amaçla başladığını, bunu davranışa döktüğümüzü ve sonunda onu elde ettiğimizde duyacağımız tatminin o amaca ulaşırken ki motivasyonumuzu belirlediğini söylüyor özetle. Yani Locke’a göre gence en uygun amacı belirlemek önemli.
Porter ve Lawler
bunun biraz daha karmaşık bir süreç olduğunu anlatıyor. Belki benzer bir yol ama bu yolda karşımıza çıkan engellerden bahsediyor. Daha çok kendimizle ilgili engeller bunlar: amacımız bizim için ne kadar değerli, elde edeceğimiz sonuç bizim için ne kadar önemli, biz bu amacı gerçekleştirmeye ne kadar uygunuz, sonunda elde ettiğimiz başlangıçtaki beklentimizi karşıladı mı?
Argyris
ise motivasyonu olgunlaşma ile ilişkilendiriyor. Sorumluluk alanımız (aldığımız ya da bize verilen sorumluluklar diyelim) arttıkça olgunlaşıyoruz. Genel hayat koşulları ise (aile, okul, iş, arkadaş ortamları) olgunlaşma sürecimizin tersine işliyor yani motivasyonumuzu desteklemek yerine köstek olan bir sistem içinde yaşıyoruz. Biz ne kadar çok sorumluluk almaya çalışsak da sistem buna elverişli olmayabiliyor.
McClelland,
diğer motivasyon teorilerden farklı olarak ihtiyaçların doğuştan değil, öğrenme sonucu oluştuğunu söylüyor. Ona göre, kişinin motivasyonu üç farklı güdüye (başarı, ilişki, güç) duyduğu ihtiyaç belirler ve bu zaman içinde deneyimlerimize bağlı olarak değişebilir. Ama tabi, başarı, güç ya da ilişki bunlardan birini ya da bir kaçını elde etmek amacıyla çıktığımız yolda motivasyonumuzu sağlayan, elde edeceğimiz sonucun duyduğumuz ihtiyacı ne kadar karşılayacağıyla ilgili.
Her biri ve diğerleri hayatımızı kendimize ve etrafımızdakilere zehir etmek yerine ışıl ışıl hayatlar sürebilmemiz için birbirinden değerli fikirler koymuşlar ortaya. Ama şöyle bir bakarsak aslında her şey bir nedenle başlıyor. İnsan doğasının gereği bu. Acıktığımız için yemek yiyoruz, kendimizi mutlu etmek için kitap okuyoruz, güvende hissetmek için aile kuruyoruz, güçlü hissetmek için belli bir markayı kullanıyoruz… Liste yazmakla bitmez. Ama dikkat ederseniz her şey bir nedenle başlıyor ve varmak istediğimiz nokta aslında hep mutlu olmak. Sadece araçlarımız, yollarımız farklı…
İşte önemli olan da destek verdiğiniz gencin o “neden”ini bulmasına ve gitmek istediği yolu belirlemesine yardımcı olabilmeniz. Çıktığı yolda harcadığı çabayla sonunda elde edeceği şeyin kendisi için gerçekten önemli ve değerli olduğunu bilen, yetenekleri ve kişilik özelliklerinin ve bu özellikleri ile yolun sonuna varabileceğinin farkında olan, yaptığının onu tatmin edecek bir maddi veya manevi karşılığı, bir ödülü olacağını bilen bir kişi neden yola koyulmak, kendi izlerini bırakmak için motive olmasın ki? Hele bir de nedenlerinin peşinde koşabilmesi, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için ona destek veren biri varsa yanı başında… Onun olgunlaştığını, onu her şeyiyle olduğu gibi kabul eden ve tabi kendisini olduğu gibi kabul etmesine yardımcı olan biri… Siz… Evet her şey bir nedenle başlar ama o nedeni oluşturmanın yolu, motive etmek istediğiniz genci yakından tanımaktan geçer!