ÖĞRENCİNİZİN ÖDEVİNİ LAYKLAMAYA HAZIR MISINIZ?
Günümüzde, neredeyse çocuklar doğar doğmaz bir sosyal medya hesabı açılıyor! Anneanne ve babaannelerin girişiyle Facebook eski cazibesini kaybetse de, Instagram, Snapchat, Tumblr, Vine ve Twitter ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerin vazgeçilmezi. Ofcom tarafından yapılan araştırma(1) 16 yaş üzeri gençlerin %66’sının en az 1 sosyal medya hesabı olduğunu gösteriyor. Benzeri bir araştırma eğitim öğretime sosyal medyayı entegre edebilen bazı üniversitelerde devam oranlarının arttığını da gösteriyor. Staj başvuruları sosyal medya üzerinden yapılıyor, ödev tartışmaları ya da başarı hikayeleri sosyal medyada paylaşılıyor.
Aslında sadece gençler değil, anne-babalar ya da öğretmenler de eğitim öğretimle ilgili paylaşımlardan geri kalmıyorlar. Karne döneminde birçok anne-baba çocuğunun karnesini, aldığı takdir belgesini paylaşmadı mı? Ya da birçok okul veliler ile iletişimini sosyal medyaya kaydırmadı mı? Ödevler, duyurular, yapılan aktivitelerin resimleri, şifreli girilen ve öğrenciye özel bilgi bulunabilecek alanlar…
Madem herkesin paylaşmaya hazır olduğu böyle bir mecra var, madem bu mecrada saatler geçiriliyor bunu daha sistemli hale getirip, eğitim ve öğretimin avantajına olacak şekilde yapılandırmak mümkün.
Bazı öğretmenler bu dünyanın kapılarını aralayıp, çoktan içeri sızdılar. Amerika’da bazı okullar sistemli olarak uygulamaya başlamış bile. Hatta bu uygulamaları yapan okullardaki öğrenciler, Facebook grubundan ödev veren, burada oluşturdukları grup üzerinden etkinlik oluşturan, online tartışmalar açıp öğrencilerini beyin fırtınası yapmaya teşvik eden, buradan kitap tavsiyelerinde bulunan öğretmenlerini ne kadar sevdiklerinden, dersini iple çektiklerinden bahsediyorlar! T.H.E. Journal’ın haberine göre New Milford Ortaokulundaki bir biyoloji öğretmeni, öğrencilerinden Twitter üzerinden belli bir hashtag kullanarak mayoz bölünmenin evrelerini tartışmalarını istemiş. Öğrenciler sadece 140 karakterle sınırlı kalarak öyle yaratıcı tweetler atmışlar ki!
Hem eğlenmek hem öğrenmek böyle bir şey olsa gerek.
Minecraft ve DEHB yazımda Şubat tatilinde Minecraft ödevi veren öğretmenden bahsetmiştim. O öğrenciler de kendi dillerinde konuşan bu öğretmenin uygulamasını coşkuyla karşılamış, ödevlerini zevkle yapmışlardı. Türkiye’de de uygulamaya çalışan, çağı yakalamış öğretmenlerimiz var demek ki, ne güzel.
Üniversiteler bu konuda, ortaokul ve liselerden bir adım önde gidiyor. Blackboard veya Moodle gibi paylaşım platformları ders notlarını dağıtmak, online tartışmalar ya da duyurular yapmak için halihazırda üniversitelerimizde kullanılır durumda. Buralarda öğrenciler hem öğretim üyeleriyle hem de diğer öğrencilerle tartışabiliyorlar. Üstelik bu platformların Twitter, LinkedIn ve Facebook gibi sosyal medya mecraları ile entegre kullanılabiliyor. Aslında, dünya genelinde 5 milyarın üzerinde kullanıcıya ulaşan Facebook’un aslında Harvard üniversitesinde öğrencilerin iç iletişimini sağlayacak bir mecra olarak tasarlanıp bu denli büyüdüğü dikkate alınırsa, eğitim öğretim dünyası sosyal medyaya zaten dünden hazırdı diyebiliriz.
Hayatımızın her alanı dijital dönüşüme ayak uydururken, eğitim ve öğretimin sadece akıllı tahtalar, online eğitimler ve her öğrenciye bir tablet uygulamasıyla sınırlı kalması beklenemez tabii. Öğretme şekilleri de evrilmeli. Ama karşı görüşte olan eğitimciler de var. Bu kişiler örneğin okunan edebi bir eserin değerlendirmesinin online tartışmalarla yapılamayacağını, belli bir formatta yapılması gerektiğini savunuyor. Ancak unuttukları bir nokta var, bu formatlar da yeni kuşağın ihtiyaçlarına göre evrilebilir.
Herkesin halihazırda bulunduğu mecraları avantaja dönüştürmekten, veli, öğretmen ve öğrenci ilişkisini kolaylıkla kuvvetlendirmekten daha akıllıca ne olabilir? İşte size farklı yaş gruplarında uygulayabileceğiniz birkaç öneri. Eminim ki siz yüzlercesini üretebilirsiniz:
Bir kaç öneri
- Fen dersinde yapılacak deney için eğlenceli bir youtube video çekimi
- Kitap okuma ödevi için verdiğiniz hashtag ile belli bir saatte ilk tweet’i atan öğrencinize ödül
- Sosyal sorumluluk projesi oluşturmalarını isteyip Facebook üzerinden duyuru ve takibi
- Makale hazırlayarak LinkedIn’de yayınlama
- Bir çevre sorununa dikkat çekmeye yönelik Instagram’da fotoğraf paylaşımı
- Yapılan dilbilgisi hatalarına yönelik snapchat paylaşımları
- Ortak sınıf bloğu açıp işlediğiniz konulara yönelik haftalık blog yazılarının hazırlanması ve yayınlanması
- Matematikte işlediğiniz son konuyla ilgili vine videosu çekimi
“Hep yurt dışından örnek verdik, bizde hiç bir uygulama yok mu” diye soran öğretmen arkadaşlara ve anne babalara cevaben, sosyal medyayı bir öğretme aracı olarak kullanan, sosyal medyanın fenomen hocaları edebiyat öğretmeni Onur Soğuk, rehberlik öğretmeni Salim Ünsal ve matematik öğretmeni Mustafa Ekol’ü örnek verebiliriz. Bu üç öğretmen de, değişen öğrenci profili doğrultusunda kendilerini ve yöntemlerini yenileyerek, twitter’ı ve periscope’u öğrencilerine ulaşmak, onları motive etmek ve öğretmek için aktif olarak kullanıyorlar. Konuyla ilgili sohbetlerini izlemek isterseniz bir tık.
Tüm yukarıdakilerden ilham alarak, siz de bir yerlerden başlayabilirsiniz. Takipçi ve beğeni sayılarını da işin içine katarsanız öğrencilerinizin ne kadar yaratıcı olabilecekleri sizi hayrete düşürebilir. Öğrencinizi, annesine “Heyoooo, öğretmen ödevimi layklamış” ya da “en çok laykı benim videom aldı” derken hayal edebiliyor musunuz? Siz de o havalı öğretmenlerden olabilirsiniz.
KAYNAKLAR