Yeniden Öğrenmek için Unutmak, ilginç geliyor değil mi ? Zihinde yenilere yer açmak lazım hazır olmak lazım.
Anne babalara büyük iş düşüyor. Bir yandan kendi bildiklerini bırakıp yeniyi kucaklayacaklar, diğer yandan da bu alışkanlığı çocuklarına kazandıracaklar.
Hızla değişen bir dünyada yaşadığımızı söyleyip duruyoruz. Uzmanlar, öğrencilerin öğrendiklerinin büyük bir kısmını, bugün henüz var olmayan geleceğin işlerinde kullanamayacaklarını dile getiriyorlar. Geleceğin işleri derken 50-100 yıl sonrasından da bahsetmiyorlar. 10-15 yıl içinde bu bilgilerin çöpe dönüşeceği kanısındalar. Bu nedenle bizim için değişimin önündeki en büyük engel, bildiklerimiz olabilir.
Günlük hayatımızdan basit bir örnek vereyim; artık telefonla aramak yerine sosyal medya üzerinden mesajlaşarak haberleşiyoruz. Çevrenizde cep telefonlarını biraz beceriksizce de olsa kullanmaya çalışan ileri yaşlarda tanıdıklarınız vardır. Aslında devrin değiştiğini kabullenip çağa ayak uydurmaya çalıştıkları, bir anlamda eski bildiklerini bir kenara bırakıp yeniyi kucakladıkları için önlerinde saygıyla eğiliyorum.
Bu örnekten hareketle, hayatımızın her alanında, öğrendiklerimizi bir kenara bırakma fikrine açık olmalıyız. Hal böyleyken anne babalara çok iş düşüyor. Bir yandan kendi bildiklerini bırakıp yeniyi kucaklayacaklar, diğer yandan da bu alışkanlığı çocuklarına kazandıracaklar. Yani işin en zor tarafı onlarda. Yeniden öğrenmek için unutmaya herkesten önce başlayacaklar.
Tıpkı evinize yeni bir şeyler almak istediğinizde, eskileri göndermeniz gibi yeni bilgilere yer açmak için eskileri bir kenara bırakmanız gerekiyor. Aslında bildiklerimizi unutmaktan bahsetmiyorum. Bu konuda araştırma yapanlar öncelikle “unlearning”’in tanımının doğru yapılması gerektiğinin altını çiziyorlar. “Unlerarning”in tanımını da “önceden bildiklerimizin bize koyduğu sınırları kaldırmak” şeklinde yapmak gerekiyor. Yani bir adım geri atıp farklı açıdan bakabilmeyi, eski alışkanlıkları bırakabilmeyi kastediyorum. İşte buna “unlearning” deniyor. Yani önce öğreniyoruz, sonra gerekli olduğunda esnek davranıp öğrendiğimizi unutuyoruz ve ardından yeniden öğreniyoruz.
Evet, öğrendiğini unutmak yeni şeyler öğrenmeyi gerektirse de aslında “bilgi edinmek” değil de bildiklerimizi sorgulamak “unlearning” için gereken ilk adım. Bu süreç bildiklerimize eleştirisel olarak bakmamıza ve yaratıcı fikirler üretmemize de yardımcı oluyor.
Unutmak ve yeniye hazırlanmak
Bundan 15-20 sene önce çocuklara okuma yazma öğretmek için harflerin isimleri öğretilirdi. Oysa harfleri isimleri ile değil sesleri ile okuyoruz. Yani “abla” kelimesini okurken b harfini “be” değil “bı” olarak okuyoruz. Harflerin seslerini öğrenen çocuk, art arda sesleri söyleyince otomatik olarak kelimeyi okuyabiliyor. Bu basit örnek bile bildiklerimizi bir kenara koymanın eğitimde yaratacağı farkı çok net ortaya koyuyor.
“Yaratıcı fikirler için eski bildiklerini yok sayma” konusunu masaya yatıran Viyana Üniversitesinden Grisold ve Kaiser ile Chicago School of Professional Psycology’den Hafner’in 2017’de yayımladıkları makale(1) eski bildiklerini “dikkate almamanın” bireysel seviyede yaratıcılığı tetiklediğini ortaya koyuyor. Yaptıkları vaka çalışmalarından birinde Avusturya’da 17 ve 18 yaşlarındaki 31 öğrenci ve 2 öğretmenin davranışları incelenmiş. 12 öğrenci ve 2 öğretmenden oluşan birinci gruba, mevcut eğitim sistemini unutturacak ve zamanda yolculuk yapmış hissettirecek görsel ve işitsel unsurlar içeren bir dizi bilişsel uygulama yapılmış ve sonrasında 2020 yılına geldikleri söylenen deneklerden ideallerindeki okulu tanımlamaları istenmiş. İkinci gruptaki 17 kişiye ise böyle bir uygulamadan geçmeden ideal bir okul için bugün neleri değiştirecekleri sorulmuş. Yani cevaplarını bugünkü deneyimlerine dayandırmışlar. İkinci grup, mevcut sisteme bir şeyler ekleyerek iyileştirme yöntemleri bulurken ilk grup skype üzerinden eğitim gibi durumu toptan değiştirecek yaratıcı ve radikal fikirler üretebilmişler.
Ama insan “unut” deyince eski bilgilerini unutuvermiyor. O zaman yaratıcılığımızı eski bildiklerimizin gölgesi altında kalmayıp serpilip büyümesi için gerekli gün ışığına nasıl kavuşturabiliriz?
- Ev ortamında “unlearning” sürecini başlatabilmek için öncelikle çocuklarınızın değiştirmesini istediğiniz bilgi ve davranışı anlamalarını sağlamalısınız. Neyi, neden değiştirmesi gerektiğini anlamadan bildiğini bir kenara bırakmak, kimse için mümkün olmaz.
- Sizin için bilindik olanı bırakmalısınız ki alışık olmadığınız uygulamalara yer açabilesiniz. Bunu önce siz yaparsanız teknoloji çağına doğmuş çocuklarınız peşinizden büyük bir istekle gelecektir.
- Merak öğretir. Çocuklarınızda merak uyandırarak yeniyi kucaklamalarını sağlayabilirsiniz.
- Nereye varacağını bilmek her zaman yol göstericidir. Ulaşılabilir hedefler belirleyerek, çocuklarınızın bildiklerini bir kenara bırakıp ulaştıkları başarıyla motive olmalarını sağlayabilirsiniz.
- Hedefiniz değişim yaratmaksa, bunu elbette tek başınıza yapamazsınız. Kendinizle başlamak ilk adım. Sonrasında çocukları, ev halkını, geniş aileyi, arkadaşlarınızı işin içine katmalısınız.
- Çocukların yaratıcılıkların desteklemelisiniz. Arkadaşları ile birlikte çalışmalarını teşvik etmelisiniz. Anne baba olarak onlara güvenmeli, yönergeler vermek yerine kendi yollarını bulmaları için rehberlik etmelisiniz.
Bilgi ve Bilgelik
Öğrenmek aslında kolay. Zor olan öğrendiğini bir kenara bırakabilmek, unutmak, alışkanlıklarından vazgeçebilmek. Zira yepyeni bir düşünme süreci oluşturmamız, alışık olmadığımız yeni metotları denememiz ve eskiye yepyeni bir bakış açısı ile bakmamız gerekiyor.
Taoizmin kurucusu kabul edilen Çinli filozof Lao Tzu’nun dediği gibi “Bilgiye ulaşmak için her gün bir şeyler ekleyin. Bilgeliğe ulaşmak için her gün bir şeylerden kurtulun”.
Kaynaklar:
- https://trainingindustry.com/articles/strategy-alignment-and-planning/unlearning-in-the-time-of-continuous-
- https://blog.logicearth.com/unlearning-is-the-new-learning
- https://indiadidac.org/2018/02/teachers-as-educators-should-learn-to-unlearn/
- http://florakamdar.blogspot.com/2013/11/education-learn-unlearn-relearn.html
Referans:
*Bu haber ebeveynus dergisinin Aralık 2019 sayısından alınmıştır. Dergi aboneliği için lütfen tıklayınız.