“SENİ PAMUKLARA SARMALAR SARARIM”-2
Siz de onlardan mısınız?
Yuvası olan bir arkadaşım geçen gün sohbet arasında anlattı. Çocukların gün içinde yaptıklarını gösteren fotoğrafları sosyal medyada anne-babalarla paylaşıyorlarmış. Yemek fotoğraflarından birinde kendi çocuğunun tabağında fazlaca turşu olduğunu gören bir anne, okulu aramış ve şöyle demiş: “O tabağındaki bütün turşuları yediyse çok susamıştır. Su isteyemez şimdi o. Su verir misiniz?”
Gülümsediniz mi? Yok artık, mı dediniz? Yoksa çok benzerlerini hali hazırda siz de yaptığınız için ‘ne var yani, çok normal’ diye mi düşündünüz?
Eğer çocuklarınız “Şekerle dondurmanın benzer yönleri nedir?” gibi bir soruya içine pimpirikli bir anne kaçmışçasına “İkisi de dişlerde çürüğe sebep olur” gibi bir cevap veriyorsa ya da “sakız” onun için “boğulma tehlikesi” anlamına geliyorsa çocuğunuza kol kanat germe konusunu biraz abartmış olabilirsiniz. Hiç birimiz geçen haftaki yazımda bahsettiğim gibi mutsuz, hayata hazırlıksız, öz güvensiz, beceriksiz ya da asi çocuklar yetiştirmek istemeyiz, değil mi?
‘Eee bir anne-baba olarak tabi ki çocuklarımıza kol kanat gerecek, onları tehlikelerden koruyacak, başları sıkıştığında yardımlarına koşacağız ‘ diye geçirdiyseniz içinizden, haklısınız. Ancak her anne-babanın “destek” deyince anladığı kavram biraz farklılaşabiliyor. Aşağıdaki testi yaparsanız, sizin “destek” anlayışınızın “aşırı korumacılık” sınırlarına yaklaşıp yaklaşmadığını da görebilirsiniz. Doğru bir değerlendirme olması için, lütfen doğru olduğunu düşündüklerinizi değil, gerçek düşüncenizi yansıtanları seçin.
OKUL ÖNCESİ ve İLKOKUL ÇAĞINDA ÇOCUKLARI OLANLAR İÇİN
Çocuğunuzu sizin dışınızda birisine emanet ettiğinizde, aklınızdan geçen hangisi olur?
- Aklım onda kalır, ama yine de dayanırım
- Ara sıra birbirimizden ayrı kalmamız iyidir.
- Durmadan arar nasıl olduğunu sorarım. İçim rahat etmez.
- Ben kalsam bile çocuğum hayatta benden ayrı kalamaz ki!
Çocuğum ilk kez benden ayrı kaldığında:
- Birbirimize anlatacak birçok şeyimiz olacağını düşünüp sevindim.
- Çok özledim. Hadi itiraf edeyim, ara sıra eşyalarını koklayıp ağladım.
- En az 10 kere arayıp durumu hakkında bilgi aldım
- Böyle bir şey hiç olmadı ki!
Çocuğum bir arkadaşında kalmak istediğinde:
- Sosyalleştiği için sevinirim
- Tanımadığım birileriyle olacağı için gerilirim
- Arkadaşının bizde kalması için ısrar ederim
- Hayatta olmaz.
Çocuğum dizimde uyuyakalırsa:
- Başının altına yastık koyar, azıcık kendime vakit ayırabileceğim için sevinirim
- Yanında sessizce kitap okurum.
- Hiç ses çıkartmamaya, kıpırdayıp rahatsız etmemeye çalışırım
- Arada nefes alıyor mu diye kontrol ederim
Çocuğum nezle, grip olduysa:
- Çocuktur, hastalanır
- Hemen vitamin, mineral, takviye ne bulursam tıkıştırırım
- Saat başı ateşini ölçerim
- Hemen acile koşarım
Çocuğumu akşam yatırdığımda:
- İyi geceler der, odasından çıkarım
- Her 5dk’da bir her şey yolunda mı diye kontrol ederim
- Herhangi bir ses duyduğumda aklım başımdan gider, odaya koşarım
- Biz birlikte aynı yatakta yatıyoruz.
Eşim benimle romantik bir akşam geçirmek isterse:
- Bayılırım. Hemen hazırlıklara başlarım.
- Bütün akşam çocuğumuzdan bahsederim
- Sadece bahsetmekle kalmaz, saat başı arar bilgi alırım.
- Aile demek birlikte olmak demektir, çocuğumuzu da yanımızda götürürüm.
Çocuğum düşer ve dizini yaralarsa
- Çocuktur, düşer
- Gidip, her şey yolunda mı diye kontrol ederim
- Çok üzülürüm hatta eğer ağlıyorsa ben de ağlarım.
- Yara iyileşene kadar evden çıkartmam
Çocuğum kendi başına bisiklete binmek istediğinde
- Hemen bisiklet ve kaskı verip, bahçeye bıraktım.
- Gönderdim ama gizli gizli takip ettim
- Sadece ben yanındayken binmesine izin verdim.
- Ortaokul, liseye başladığında binebilir. O da belki.
Çocuğum sessizce içerideki odada oynuyorsa
- Sessizliğin ve sükunetin bir süre daha sürmesini dilerim.
- Ne yaptığını merak ederim.
- Mutlaka gider bakarım, sessizlik hayra alamet değildir.
- Niye odada yalnız kalsın ki?
Verdiğiniz cevaplarda
a ve b şıkları çoğunluktaysa: Çocuğunuza özgürce büyümesi, hatalar yapması, hatalarından ders alması, öğrenmesi için fırsatlar veriyorsunuz. Onu özgür bırakmanız, sizin ve çocuğunuzun kendinize ait alanlarınızın olması çocuğunuz ile ilişkinizi, sanılanın aksine, kuvvetlendirir. Çocuğunuzun daha özgüvenli olmasını, kendi kendine yetebilmesini sağlar.
c ve d şıkları çoğunluktaysa: Eyvah ki ne eyvah. Ara sıra sizin de kendinize ait bir yaşamınız olduğunu unutuyor, kendinizi her şeyinizle çocuğunuza mı adıyorsunuz? Bunun hem kendi ruh sağlığınız hem de çocuğunuzun gelişimi için iyi olmadığını hatırlatmak isterim. Acilen kendinizi frenlemenin yollarını bulmalısınız. Nasıl mı? Onu da önümüzdeki hafta anlatacağım.
ERGEN ANNE-BABALARI İÇİN
Çocuğunuz karşı cinsten biriyle ilk kez –özel-arkadaşlık etmeye kaç yaşında başlayabilir?
- 13
- 16
- 18
- 40
Çocuğunuz okul gezisine gitmek isterse
- Bunun hem sosyalleşmesi ve yeni yerler öğrenmesi, hem de kendi kendine yetebilmesi açısından çok iyi olacağını düşünürüm
- Yollarım, ama aklım da onda kalır
- Gideceği yeri gözümle görmeden olmaz. Hatta belki ben de geziye katılırım
- Hayatta olmaz, ya başına bir şey gelirse
Gün içinde durup dururken çocuğunuz aklınıza geldiğinde
- İçimi bir huzur kaplar.
- O an ne yaptığını düşünürüm, hafif gözlerim dolar
- Telaşlanırım, mutlaka başına bir iş gelmiştir diye düşünürüm.
- Zaten hiç aklımdan çıkmıyor da. İşimi gücümü bırakır, her neredeyse yanına giderim.
Çocuğunuz hakkında korkularınız var mı?
- Ne gibi?
- Tehlikeli bir şey yapıyorsa aklıma gelir ama yine de iyi olacağını düşünüyorsam engel olmam
- Her anne kadar benim de var
- Var tabi. Hayat tehlikelerle dolu. Her gün duymuyor muyuz? Allah korusun!
Çocuğunuzun başına kötü arkadaşlıklar sebebiyle bir şey geleceğini düşünüp endişeleniyor musunuz?
- Hiç endişelenmiyorum. Benim çocuğum iyiyi kötüyü ayırt edebilecek mantığa ve öngörüye sahiptir.
- Doğruyu yanlışı öğrettikten sonra sorun yok bence
- E telaşlanıyorum tabi, duymuyor muyuz hep böyle şeyler
- Bütün arkadaşlarını tanımalıyım. Zaten görüşeceklerse bizim evde gözümün önünde görüşebilirler
Çocuğunuzla ilgili bir kararda eşinizle fikir ayrılığı yaşarsanız:
- Duygularımla değil aklımla hareket ederim. Uzun vadede hangisi çocuğumuzun iyiliğine olacaksa o kararı uygularım.
- Bu konuda çocuğumuzun da fikrini alıp, ortak bir çözüm buluruz.
- Kavga etmek pahasına kendi fikrimin doğruluğunda ısrar ederim.
- Tabi ki benim dediğim olur. Çocuğum için neyin iyi olduğunu benden daha iyi kim bilebilir?
Çocuğunuzun üzüldüğünü gördüğünüzde:
- Sarılır, onun için yapabileceğim bir şey olup olmadığını sorarım
- Hiç konuşmadan alıp sinemaya ya da sevdiği bir restorana götürürüm. Moral vermeye çalışırım.
- Ben de üzülürüm. Onu üzen her neyse mutlaka öğrenir ve çözüm bulmaya çalışırım.
- Zaten onu üzecek şeylerin hepsini ben hayatından çıkarıyorum. Ama diyelim ki üzüldü, onu üzen kişinin dünyasını başına yıkarım. Anneyim ben anne.
Çocuğunuz herhangi bir dersten başarısız olursa:
- Benden yardım isterse çözüm bulmasına yardım ederim.
- Sebepleri ile ilgili onunla konuşur, tedbir alması konusunda yardımcı olurum.
- Hemen gider öğretmeni ile konuşur, ne yapabileceğimi öğrenirim.
- O öğretmen ona takmıştı zaten. Ya okuldan alırım ya da en iyi özel hocadan ders aldırmaya başlarım.
Herhangi bir konuda karar vermesi gerekiyorsa
- Benden yardım isterse, yardımcı olurum
- Karar vermesi gereken konu ile ilgili artıları ve eksileri tespit etmesi için birlikte beyin fırtınası yapmayı teklif ederim.
- Bir çocuk doğru karar veremez ki? Ben kendi kararımı allem eder kalem eder kabul ettiririm ona.
- Onun için neyin doğru olduğunu en iyi ben bilirim. O daha çocuk, doğru kararı nasıl verebilir ki?
Telefonunu, tabletini, eşyalarını kontrol eder misiniz?
- Bilmem gereken her şeyi çocuğum bana söyler zaten.
- Yanımdaysa “arkadaşınla mı yazışıyorsun?” gibi sohbet açan sorular sorarım, kendisi paylaşırsa bakarım. Ama izinsiz, habersiz bakmam.
- E ara sıra bakıyorum tabi. Geçen şifreyi değiştirmiş bakmayayım diye ama benden kaçar mı? Buldum yine.
- Bu bir annenin en doğal hakkı değil midir? Kimle ne yazışıyor bilmeliyim ki onu koruyabileyim.
Verdiğiniz cevaplarda
a ve b şıkları çoğunluktaysa: Çocuğunuza güveniniz tam. Böyle olunca onun da kendisine güvenebilmesi için alan bırakıyorsunuz. Özgür ve bağımsız bir birey olması için gerekli desteği veriyor, hatalar yapması, hatalarından ders almasına fırsat sunuyorsunuz. Ne mutlu size ve çocuğunuza!
c ve d şıkları çoğunluktaysa: Eyvah ki ne eyvah. Maalesef çocuğunuz 40 yaşına da gelse, sizin gözünüzde bebek olarak kalacak. Onun kendi kendisine yetmeyi, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmesi gerek. Elinizi çocuğunuzun üzerinden acilen çekmelisiniz. Ona nefes alma fırsatı sunmalısınız. Nasıl mı? Onu da önümüzdeki hafta anlatacağım.
Faydalanılan kaynaklar
http://www.littleheroes.com/blog-overprotective-parents-may-raise-underprepared-children/
http://news.distractify.com/dhruvnanda/26-signs-you-have-overprotective-parents/
http://www.realsimple.com/work-life/family/kids-parenting/overprotective-parents
TESTLER İÇİN FAYDALANILAN KAYNAKLAR
http://life.familyeducation.com/fostering-independence/letting-go/are-you-an-overprotective-mother
http://www.parents.com/parents/quiz.jsp?quizId=/templatedata/ab/quiz/data/73.xml